Ve artık ayrılma vaktiydi. Köydekiler toplanmış bizi yolcu edeceklerdi. Bir armağan sunmalıydım onlara. Ama ne olabilirdi ki bu? Çocukluğuma gittim o an, Dersimlinin bağrına en çok yerleşen bir türküye... Sevgili Yaşar Seyman’ın da desteğiyle çocukluğumdaki gibi söylemeye başladım. Daye daye daye Bekesa mı waye Felek gelmiş biyo Şiyo harde şaye Devamını getiremedim. Sesim titredi, nefesim kesildi ve gırtlağım düğümlenip kaldı. Ağlamak neydi ki burada? Hiç niyetim yoktu ağlamaya ve ağlatmaya. Ama olmadı, yapamadım. Dokunsan yıkılmış tüm evleri ağlayacak olan Pilvenk’ te, benim o sevgili kayıp köyümde ağlamak bir ibadet miydi artık? Çocukluğuma döndüm o an. Tıpkı o yıllardaki gibi, içimden ve özümden nasıl geldiyse öyle söyledim. Pilvenk ağladı, ben ağladım...