Hakkımızda Talebe.Com hikayesi, 1994 yılında Araştırma Görevlisi olarak Yükseköğretim Kurulu tarafından Amerika Birleşik Devletleri’ne gönderilen bir akademisyen adayı gencin hayalleriyle başlıyor.

İlk defa kendi bilgisayarını yirmi dört yaşında satın alabilen bu genç, standartları henüz ortaya çıkmakta olan World Wide Web protokolünü 90’lı yılların ilk yarısında anlamaya çalışarak sanal ortama ilk adımını atmıştı. www protokolünün mucidi Tim Berners-Lee’nin kıymeti elbette çok sonraları anlaşılacaktı ancak aşikar olan bir gerçeklik varsa o da www protokolünün, 90’lı yılların ilk çeyreğinde birbirini tanımayan ancak sayıları binlerce-on binlerce olabilen bir insan grubunu bir araya getiriyor olmasıydı.

80’li yıllarda TCP/IP protokolü üzerinden geliştirilmeye çalışılan ticari yapılaşma 90’lı yıllarda internet hizmetinin de gelişmesiyle www protokolünün kontrolüne geçmeye başlamıştı. İnternet hizmetinin yaygınlaşması ile gopher kullanımı giderek yerini internet tarayıcılarına bırakmaya başladı. Netscape yıllarıydı. İnternet tarayıcılarının gelişimiyle internet iletişimi çok daha kolaylaştırılmıştı. Kod ile sorgulamalar artık kendisini hazır paketlere bırakıyor ve internet alanı hızlı bir şekilde gündelik kullanıcılarının sayısı artıyordu. İlk alan adının (symbolics.com) verildiği 1985 yılından 2019 yılına kadar yaklaşık 350 milyon alan adının satın alındığını görmek gerçekten şaşırtıcı.

Tüm dünya kitlesel olarak bu sanal dünyanın büyüsüne kapılmış haldeydi ve elbette bu genç gibi düşünen milyonlarca kişi vardı. Genç akademisyen de, www protokolünün birleştirici gücünü fark edenlerden biriydi. Evet, hem de çok erken bir farına varıştı bu. Tüm öğrencileri ve hocaları birleştirecek bir platform hayal ediyordu. Okulunu bitirdikten sonra ülkesine dönmeyi arzulayan bu gencin hayali talebe ile başlayıp akademisyen ile bitiyordu.

Sosyolog olması da işin içine eklenince, haliyle bu genç 90’lı yılların ikinci yarısında halen üç harfli alan adlarının satışta olmasının ne anlama geldiğini tam anlamadı. Veya daha iyi bir ifade ile ileride kendi mesleğinin bileşenlerini bir araya getirmekten fazla bir hayali olmadı.

Eğitim alanındaki bileşenleri bir araya getirecek bir portal için isim bulmalıydı ve bu isim üzerinde de sadece İngilizce ve Türkçe ile kendisini kısıtlamıştı. Student.com hali hazırda alınmış olduğundan internet diline uygun olarak talebe.com adresini 1998 yılında satın aldı. Uzun yıllar sürecek eğitimini tamamlayıp Dr. akademisyen olarak ülkesine geri döndü.

Türkiye’de heyecan ile kolları sıvayıp işine başlayan genç akademisyen, iki farklı coğrafyadaki farkları “olamaz böyle bir şey” diyerek bir taraftan reddediyor bir taraftan da yaşamak zorunda kalıyordu. Yaşamın olumsuzlanması her daim kendisine olumsuz yeni paketler getiriyordu. “Burası Türkiye”, “sen tokalaşmayı unutmuşsundur”, “kitabı varsa veririz dersi abey” sözleri havada uçuşuyordu. Yalanın bini bir paraydı, yeni basılmış kitap için “ben de geçen sene kullanıyordum o kaynağı” denebiliyordu mesela. Bunlardan kurtulmanın tek yolu kendini odaya kilitleyip ders çalışmaktı. Bir nebze de olsa işe yarıyordu; dışarıdan “içeride olduğunu biliyorum aç gapıyı gardaş” sesi huzurunuzu bozana, bizim dünyamızdasın gerçeğini hatırlatana dek. Aslında son derece sıradan bir insan olan genç akademisyenin sıradanlığı bu yeni ortamda marjinallik olarak algılanıyordu. Elbette “kendi vatanında kendini yabancı hissetmek entelektüel için ahlaki bir sorumluluktu” ancak bari entelektüel olması gereken insanlar arasında bu yabancılığı yaşamasaydı.

2008 yılında eşinin yurtdışı görevi nedeniyle bir kez daha yurt dışına döndü. Doçent olmak için gerekli şartları yerine getirebilecek ortama kavuştuğu için mutluydu. Ülkesine ve üniversitesine Doçent olarak, daha güçlü bir akademik donanımla dönmek, bölümün kimliğinin oluşmasında belirleyici rol oynayabileceği umudunu doğurdu.

Türkiye’nin en iyi üniversitelerinde eğitim görmüş genç akademisyenlerin de bu dönemde bölüme katılmış olması büyük bir şanstı. Bu gençlerin katılımıyla, bölümü bilim odaklı bir çizgiye çekmek gerçekleştirilebilir görünüyordu. İşi gücü akademi olan bu küçük bir grup ile gecesini gündüzünü akademiye vererek, bir araya geldiklerinde de sürekli projeler geliştirerek ömürlerine keyif katıyorlardı. Bölümünde karınca kararınca kurucu akademisyen olarak aklındakileri uygulayabiliyordu.

Bu süreçte üniversitenin içerisinden tüm bileşenlerin dertlerini bizzat kendisi de yaşayarak öğreniyordu. Öğrenci kitap bulamaz, bulsa alamaz, alsa kitap zamanında gelmez. Meslektaşları gibi kendisi de okutacak kitabı bulamaz, bulsa da temin edemez. Bu zincirleme aksaklıklar eğitimde performansı doğrudan olumsuz etkiliyordu.

Akademik çalışmaları süresince tecrübe ettiği problemlerin nasıl çözüleceğine ve ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağına de kafa yoran Sosyolog, New York’tan, İstanbul’dan değil, Niğde’den çözüm yolları arıyordu. 90’lı yılların son yarısında kurduğu hayaller çözüm olarak kafasının içinde dolanıyordu. Hem şimdi, Türk akademisindeki bileşenlerin nasıl harekete geçiyor olduğunu da öğrenmişti. İçinde yetiştiği toprakların dinamikleri ile hep birlikte çok daha başarılı olabilecekti.

Bu inanç ile yatıp kalkar iken, KOSGEB desteklerinden haberdar oldu. Bu defa kendisine yardımcı olan birileri oluşmuştu etrafında. İleride sürekli olarak kendisini olumlu hissettirecek olan şans zincirinin ilk halkası o zaman ortaya çıkmıştı. İnanılması çok güç ama KOSGEB’de kendisini anlayan birileri vardı. Son dönemin modası olan yaşam koçlarının bireyin kafasına çakıp durduğu “yapabilirsin” ütopyası, KOSGEB ile birlikte, “Yapılabilir” gerçekliğine geri çekilmiş oldu.

Kültürel sermayelerin iş başında olduğu ve yol gösterdiği bir buluşma idi bu.

Türkiye’nin de en büyük derdi olan “dijital dönüşüm” projesini yine hayalleriyle sınırlı olmak üzere kendi çapında Niğde’de başlatmış oldu. 2018 yılının Mart ayında projesi KOSGEB’te onay gördü.

2018 yılından bu tarafa, eğitim bileşenleri arasındaki ilişkileri en verimli ve en faydalı hale getirmeyi amaçlayan bu proje ile:
• Eğitim materyalleri hızlı bir şekilde eğitim bileşenlerine ulaştırılacak,
• Fikir hakları korunarak bilim insanımız kendi emeklerini ürüne dönüştürebilecek ve bu ürünler en uygun ve sürdürülebilir bir şekilde bileşenler arasında dağıtılabilecek,
• Öğrencileri müşteri gözüyle gören zihniyetten hızla uzaklaşarak onlar eğitim bileşeni olarak -birer paydaş kabul edilecek,
• Her türlü eğitim materyali aynı zamanda dijital olarak sunulacak,
• Eğitimin sürekliliği temel alınarak ömür boyu öğrenenlerin talepleri karşılanacaktır. Hayatın her daim dönüşüm içerisinde olduğu bir teknoloji evresinde, geleceğe hazır olmak için uğraş verdiğimiz bu portal aracılığıyla;
• Öğrenmenin her daim önceliğimiz olacağından,
• Öğrencilerimizin kaynaklara her zaman daha uygun erişim hakkına sahip olacağından
• Bilim insanlarımızın, edebiyatçımızın ve sanatçılarımızın emeklerinin karşılığının her zaman tam olarak verileceğinden
• Ömür boyu eğitim içerisinde olan son kullanıcılarımızın her türlü taleplerinin yerinde ve zamanında karşılanacağından
Kimsenin şüphesi olmasın.

Eski gencimiz, mezun ettiği genç öğrencileriyle birlikte, www.talebe.com çatısı altında okuyan bir toplum olma yolunda çaba harcamaktadır. Bu çabanın yaygınlaşması, okuyan, okutan ve okutulan arasında organik ve faydalı bir ilişkinin kurulmasını sağlayacaktır.

Sadece ama sadece henüz (01.10.2019) işin başında olduğumuzun bilinmesini;
ve vizyon ve misyonumuza uygun olarak “İş’in başında” olduğumuzun da bilinmesini isteriz.
Genç bir akademisyenin hayalleriyle başlayan bu projenin hayali; farklı ve güzel uygulamalarıyla bu coğrafyanın projesi haline gelmesi. Birlikte faydalı olma ve fayda sağlayabilme umuduyla,

Bayram ÜNAL
Prof. Dr.
Kurucu