Avlumuzun kara taşlarla örülü duvarlarını yuva edinen kuşlar uçuyor etrafımda. Cehennem korkusuyla ağlayan taşlara eşlik ediyorum gece yarıları. Ardındaki dünyanın da kendisi gibi muhteşem olacağını umarak bir mezar taşı ısmarlıyorum bin yıl öncesinden; Ahlat’tan. Bütün varlığımı bir müzayedede satışa sunulan taşlara adıyorum. El değirmeninin ruhuma fısıldadığı şarkıları duymak için son kez bir taş plak takıyorum pikaba. Benden sonrakiler yorulmasın diye mezar taşı kitabemi kendim yazıyorum. Henüz parçalanmamış bir dağda, kesilip biçilmemiş bir mermere kazıyorum.