... Köşkler; ağaçlar fışkıran yaprakların, mor salkımların, bahçelerdeki sarmaşıkların çoşkusu yüzünden görünmez olup gizlenmişti doğayla... Mimozalarla sapsarı bir renge bürünmüştü İstanbul. Boğaz'ın iki kıyısı erguvanlala da süslenmeye başlamış, pembe tuvalet giymiş, nişanlı bir kız gibi oluvermişti bu görkemli şehir. Sapsarı lüle saçlı mimozalarla, erguvanların pembe tuvaletini giymiş, gözlerinde Boğaz'ın dolulmaz maviliğiyle aşk kokuyordu İstanbul... Kalbi, Vehbi'nin özlemiyle tutuştu birden. Acaba o hatırlıyor muydu Rüya'yı!..!