Biraz önce yüzünü düşürdüğü masasından, ne yaptığını bilmeyen bir insanın tavrıyla doğrularak, çalışma arkadaşlarının şaşkın bakışları arasında kendisini dışarıya atıverdi. Tam dışarıya çıkmıştı ki karşısındaki büyük kalabalık onu ürküttü. O yine de cadde üzerinde sadece birkaç saniye içerisinde yerine başka yüzlerin geldiği değişkenliğin içine katılarak, amaçsızca adımlar tüketti. Fakat nereye gittiğini bilmiyordu. Sabahki hayali hâlâ beyninin içerisinde taptaze duruyordu. Bu hayalinden kurtulmak istese de kurtulamıyor, sanki kurtulmak isteyince bu kötü hayal onu daha da sararak etkisi altına alıyordu. Bir an kalbi sıkıştı ve nefes alamadı. Yutkunmaya çalıştıysa da onu da başaramadı. Vücudunun tekrar kasılmaya başladığını hissetti. Birkaç adım atmaya kalmadan caddenin en ıslak tarafındaki su birikintisine doğru hamle yaparak, kendisini birkaç damla suyun içine bırakıverdi. Hemen çevreden birkaç kişi koştu ona doğru. Gözlerini açtığında daha çevresindekileri görmeden keskin alkol kokusunun genzini yaktığını hissetti ve yutkundu acı acı... Sonra etrafını süzdü uzun uzun. Evindeydi...