Yedi yüzyıldır ruhları ve gönülleri yıkamaya devam eden Yunus Emre’nin destanî bir hayatı vardır. Yaptıkları, sözleri, şiirleri; dilden dile dolaşmış, gönülleri fethetmiş, kendi deyimiyle gönüller yapmış , Anadolu’nun en buhranlı dönemlerinde gerek iç karışıklıklar gerekse Moğolların Anadolu’yu yakıp yıktıkları dönemlerde Anadolu insanına manevi destek olmuştur. Anadolu Türkçesini halk gönlünde yaşatmış ve sevdirmiş, sarayın ve medresenin Arapça ve Farsçayı ön planda tuttuğu ve muteber saydığı, Mevlânâ’nın bile eserlerini Farsça yazdığı bir zamanda, O şiirlerini Türkçe ve yaşayan halk dilinde söylemiş, halkın gönlüne seslenmiştir. Bu derece halk üzerinde etkili olmasına rağmen O; öyle büyük davasının olmadığını, gayesinin sadece ve sadece insanlar arasında sevgiyi hâkim kılmak olduğunu ifade etmiştir. O’nun hedefi gönül yapmak tır. Yani gönülleri imar etmek, onları Hak aşkını barındırabilecek olgunluğa eriştirmek.