Yeni Türk Sineması’nın önde gelen isimlerinden Semih Kaplanoğlu, ilk filminden itibaren yuva ve aile arayışını anlattı. Yusuf Üçlemesi’yle ilk iki filmin karanlık havasından kurtulup daha şiirsel ve minimal bir sinemaya yönnelen Kaplanoğlu, üçlemeyle sadece yeni Türk sinemasında önemli bir yer kazanmadı; bu topraklara özgü estetik bir dilin sinemaya nasıl yansıtılması gerektiğine dair ipuçlarını da gösterdi. Kitaptaki yazılar, Kaplanoğlu’nun işlediği izlekler üzerinden farklı okumalar sunuyor. Felsefeden psikanalize, sosyolojiden estetiğe kadar çeşitli disiplinlerden hareketle Kaplanoğlu’nun sinema serüvenini ele alan yazılar, yönetmenin sinemasına giriş niteliğini taşıdığı gibi sözkonusu giriş için farklı bakış açıları sunmayı amaçlıyor.