Küreselleşme ve teknolojinin hızla ilerlemesi gibi pek çok faktörün etkisiyle günümüz örgüt yapılarının artık daha esnek, yatay konumlanma önceliği olan, çalışanlar arası iletişimin arttığı, çalışanların kontrol mekanizmalarını kendileri koyduğu, örgüt içi ağ yapılarının önem kazandığı bir yapıya dönüşme eğilimi vardır. Bu tip örgütlerde kişiler arasındaki iletişim ve eşgüdüm önem kazanmaya ve hatta bir zorunluluk haline dönüşmeye başlamıştır. Kuşkusuz bu yeni düzenin en önemli unsuru “bilgi”dir. Dolayısıyla bu bilgiyi elde edebilecek, oluşturabilecek, değerlendirip kullanabilecek en önemli faktör “insan” unsurudur. Bu nedenle günümüz örgütleri için önemli fonksiyonlardan biri uzman, donanımlı ve bu değişim sürecine ayak uydurabilen çalışanı örgüte kazandırmak, örgütte tutabilmek ve ondan en yüksek düzeyde faydalanabilmektir. Çalışanların örgüte bağlılığını sağlayabilmek kuşkusuz “örgütsel adalet” ve “örgütsel güven” duygularının yüksek düzeyde hissedilmesine bağlıdır. Örgütsel adalet ve örgütsel güven olguları, çalışanların güvene dayalı davranış ve tutumlarında örgütsel adaletin etkilerini ve bunlar arasındaki olası ilişkileri belirleyerek, güvene dayalı örgütsel davranış ve tutumları sağlayan adalet ilkelerini öngörmeye çalışmaktadır. Bu kitapta örgütsel adalet boyutları ile örgütün geneline duyulan bilişsel, duyuşsal ve hesaplanmış güvenin nasıl bir etkisi olduğu araştırılmaktadır. Öncelikle örgüt, yönetim ve yönetici kavramları ele alınmakta; örgütsel adalet ile ilgili kuramsal yaklaşımlar ve örgütsel adaletin boyutları incelenmekte; örgütsel güven kavramıyla ilgili yaklaşımlar, örgütsel güvenin boyutları ile örgütsel adalet ilişkisi değerlendirilmektedir.