“araziler dolusu susuzluktun kuşlarla paylaştığım atlar kusuyordu böğrüme ben mavi deyip duruyordum iyiydik perişanlığa rağmen olabildiğince mağrurduk niye kışkırttın tabiatı ırmakları baştan çıkarttın gel anlat şimdi kölelikten kurtulmanın asaletini! omurlarım ağrıyor bak düşün omur ağrısı ne demek omurların ağrıması bu yükü taşıyamıyorum demek kedilerine trip yap artık derdini ev arkadaşlarına anlat uğurlarken beni sakın dönme diyordun ya geri unuttuğun bir şey vardı geçmişti dönmeler mevsimi!” Ali Lidar zamanı geriye sarıp geçmişe bir selam çakıyor. Unuttuklarımızı hatırlatıyor, özlediklerimizi, yaşlı evimizin avlusunu, eski sevgilinin kokusunu... Gökyüzündeki melek yere inerken annemiz çay demliyor. Çocukluğumuz, kaybettiklerimiz, dertlerimiz yanı başımızda. Hayatımız pamuk ipliğine bağlı olsa da yolun başındayız, Yolun Başı’nda...

Benzer Kitaplar