Yalnızların daha çok yalnızlaştığı, kaybolanların bir daha bulunamadığı bir şehrin son liman olduğuna nasıl karar verilir? “Yeniden Başlangıç Meridyeni”nde, farklı geçmişlerden gelip hayata tutunmak için çabalayan insanların yabancı bir ülkenin yağmurlarıyla ünlü şehrinde kesişen çarpıcı öykülerini bulacaksınız. Bazen içinde yaşadığınız, bazense içinizde taşıdığınız, ama genelde görmezlikten geldiğiniz, çok tanıdık öyküler... İnsanlığa, var olmaya, kadınlığa dair yalnız insanların yalnız öyküleri, sizin öyküleriniz... *** “Babamın boynuna oturmuşum; dört beş yaşlarındayım. Tatilde dedemlerin yaşadığı köye gitmişiz. Sonsuzluğa kadar uzanan yeşil çayırlarda dolanıyoruz. Hava çok sıcak değil, masmavi gökyüzünde biraz uzansam dokunabileceğimi sandığım birkaç beyaz bulut var. Çayırlara yatıp babamla pamuk yumağı bulutlardan şekiller türetiyoruz. ‘Bak!’ diyor babam, ‘Tam tepemizde kocaman bir kanguru var. Görüyor musun?’ Görmeme gerek yok aslında, o söylediği için orada bir kanguru olduğunu zaten biliyorum ve hâlâ her gökyüzüne baktığımda o kanguruyu orada göreceğimi sanıyorum.”