“Midilli tarafından esen bir rüzgâr körfezin girinti ve çıkıntılarında kırılarak boyuna yolunu değiştiriyor, suların üzerinde ayrı ayrı taraflara koşuşan dalgacıklar meydana getiriyordu. Güneşin, Madra Dağları’nın üstündeki bulutlara vurarak onları kızıllaştıran ve oradan tekrar denize akseden son ışıkları, başka başka istikametlerde kırışan sularda türlü renkler yaratıyordu. Dağın eteklerine sıralanan ve bazen hemen önümüze kadar yükselen tepeler, birbiri üstüne yığılmış karanlık bulut kümeleri gibi görünüyordu. Daha uzaklarda, Ayvalık’ın karşısındaki Cunda Adası’nın alçak tepeleri, Kazdağı oralara siper olmadığı için, hâlâ güneşin kırmızı ışıkları içinde yanıyor; biraz daha arkada, Midilli’nin o taraflara kadar uzanan kollarına karışıyordu.” YENİ DÜNYA’da, Sabahattin Ali’nin eleştirel gözlem gücünü büyük bir yetkinlikle kullandığı, kadere boyun eğerek yaşamaktan başka şansı olmadığını düşünen sıradan bireyin modern yaşama geçiş karşısındaki sancılarının ve bu uyumsuzluğu yaratan yoksunluğun ustalıklı betimlemelerle yansıtıldığı dışavurumcu öykülerini bulacaksınız.