Yirminci Yüzyılın Sonu Lukacs, olaylara ve olgulara özgün yaklaşımı yüzyıla damgasını vuran belli başlı dönemleri ele alarak bugün nerede olduğumuzu, buraya nasıl geldiğimizi ve nereye doğru gittiğimizi ortaya koyuyor. Ona göre 20. yüzyılda çarpışma demokrasi ve komünizm arasında değil, milliyetçiliğin değişik formları arasında yaşandı. Geçip giden koca yüzyılın en büyük olayı Rus Devrimi değil, iki dünya savaşı, yüzyılın en büyük devrimci portresi ise Lenin ya da Mao değil, bizzat Hitler’di. Sonrasındaki soğuk savaş ise Amerika ile Sovyetler Birliği’ni bir kez bile karşı karşıya getirmeyen bir illüzyondu. Kitap Sovyetler Birliği’nin yıkılması, Yugoslavya’da yaşananlar, Doğu Avrupa ülkelerinin karakteri, yeniden birleşen Almanya üzerinden şaşırtıcı bir perspektif sunuyor ve sadece bir yüzyılın değil, aynı zamanda modern çağın da sonunu ilan ediyor. “Hangisi daha zalimdi? Bunun için kurbanlarının sayısını kıyaslamanın bir yararı yoktur. Tüm insan karakteristikleri gibi zalimlik de bir nicelik değil nitelik konusudur. Hitler’in zalimliği soğuk ve zihinseldi; Stalin’inki Gürcü sıcaklığındaydı ve kanında saklıydı.” Modern Çağın Sonu “Burada insan beyninin işleyişinin fizik yasalarına uymadığının bir diğer örneği yer alıyor: güçlü bir vücuda sahip birisiyle güreşmekten, zayıf birisiyle güreşmek daha kolay iken, zayıf bir akılla güreşmek, güçlü bir akılla güreşmekten çok daha zordur.” Yaşamlarımızı geri döndüremeyiz. Ayrıca bilmeliyiz ki tarihte Altın Çağ hiç olmamıştır ve bugün de yoktur. Etrafımızda gördüğümüz Modern Çağ’ın sona yaklaştığını gösteren kanıtlar, bu çağın herhangi bir döneminde herhangi bir “ideal dönem” olduğu anlamına gelmez. Belki ideal dönem hayatın, sanatın ve düşüncenin sadece bazı alanlarında yaşandı. Diğer alanlarda kesinlikle görülmedi. Evet, Rembrandt, Bach, Montesquieu veya Washington’la karşılaşmak ve hatta VII. Edward döneminde yaşamak hoş olabilirdi. Ancak yalnızca elimizde yeterli parayla ve en azından mükemmele yakın bir sağlığa sahip olmamız kaydıyla… Bu şahsiyetler ve güzel anlar, o zaman var olan acı ve huzursuzluk, hastalık ve diğer az konuşulan ama kesinlikle yaygın olan hayal kırıklıkları arasında göz boyayan güzelliklerden ibaretti. döndürüyor. Yeni Çağın Sıradışı Bilgileri Çağımızın Seçkin Düşünürleriyle Konuşmalar Doğu ilmini Batı bilimine yeniden kazandıran Fritjof Capra elinizdeki bu kitapta, arayışının arka planında yatan kültürel, bilimsel ve felsefi işaret taşlarını açıklıyor. Heisenberg’le atom fiziğinin mitlerini çürütüyor, Krişnamurti ile manevi özgürlüğün kapılarını zorluyor. Laing ile akıl hastalığının doğasını sorguluyor. Schumacher ve Hazel Henderson ile ekolojik ilkelerin bilgelikle ilişkisini araştırıyor. Ve İndira Gandhi ile geleneksel Hint toplumunda feminizmin taşıdığı anlamı açıklıyor. Hepsi de yüzyılımıza damgasını vurmuş seçkin düşünür ve eylemcilerle yapılan ilginç konuşmaların yanı sıra entelektüel bir otobiyografi de sayılabilecek bu eser ekonomi, politika, sosyal sorunlar, tıp, psikiyatri, çevre ve maneviyat gibi alanlar hakkında ilgi çekici ve “yeni” kavrayışlar sunuyor. Yeni Çağın Sıradışı Bilgeleri okunmaya değer bir kitap. Fredrich Pohl, New Scientist Dr. Capra’nın günümüz fiziğinin felsefesine getirdiği yorum eşine az rastlanır özgünlükte. John Gribbin, Times Educational Supplement.