Bölümler halinde kaleme aldığım bu kitap dosyasının gizemli bir hikâyesi vardır. Bu hikâyenin ayrıntılarını kitabın ilerleyen sayfalarında okuyacaksınız. Bundan dört yıl kadar önce, yeğenim İbrahim Karahan, ata-ecdat kokusu sinmiş köyümüzün tam karşısında bulunan kayalıklardan, doğduğum ve yedi yaşıma kadar kaldığım köyün güzel bir fotoğrafını çekmiş ve Facebook sayfasından paylaşmıştı. İbrahim’in bir fotoğraf karesine sığdırdığı bizim köyün manzarasını izlerken, aklım kırk beş-elli yıl öncesine kaymıştı. Fotoğrafa öylesine dalmıştım ki; 1960’lı yılların ortalarında, köyün içinde günlük işleriyle uğraşan kadınların bağırıp çağırmalarını, ayaküstü sohbet eden yaşlıların mırıldanmalarını ve köy meydanında oyun oynayan çocukların seslerini duyar gibi olmuştum. Bu kitap biraz da o fotoğrafın hikâyesidir.