İlk gelenlerimiz, yazbaşında görünürlerdi. Yıkık kilisenin yamacıındaki gelincikler yeni bittiğnide, gecenin ayazı tamtamına kırılmadan, gemi haftanın iki günü uğrarken, kıyıda, kışın getirip bıraktığı yosunlar, çerçöp, geçen yazdan kalma deniz yağı şişeleri, unutulmuş hasırlar hala dururken -kum kamyonu, Haziran'a hazırlık, temiz bir kum örtüsü serpmemiş daha kumsala. Lokantalarla kır kahvelerini kimlerin işleteceği bile belli değil, pansiyonların, otellerin fiyatları kararlaştırılmamış. Belediye'nin kiraya verdiği tek göz dükkanlar açılmamış. Kıyı yaza hazır değilken daha. -Ölen Otelin Müşterileri Yaza Yolculuk’ta öğretilen basmakalıp değer yargılarının yeniden gözden geçirilmesi, kişinin kendine ve yaşadığı yere dönüş yolculukları yaz mevsiminin aracılığıyla anlatılıyor. 1987 Sait Faik Öykü Ödülü’nü kazanan kitap, yazarın iç yolculuğunun, iç hesaplaşmalarının en güzel örneklerinden biri olma özelliğini de taşıyor.