“Geçen sürede, 2000 yılına kadar siyasetçilerin gözünün önünden Menderes ve arkadaşlarının ipte sallanan feci halleri hiç gitmemiştir. Siyasiler askerlerin onaylamadığı hiç bir işi yapamamışlardır. 27 Mayıs Türk demokrasisinin tahrip edildiği bir milat olmuştur. 27 Mayıs’la askeri vesayet başlamış ve bu vesayet darbe Anayasaları ve bunlara bağlı bir takım kanunlarla yasallaştırılmıştır. 1924 Atatürk Anayasasının, ‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir’ şartı, 27 Mayıs’tan sonra rafa kalkmış ve halka senin egemenliğini nasıl kullanacağını biz sana gösteririz, denmiştir. Halk iradesi, 1961 Anayasasında tesis edilen Senato, Anayasa Mahkemesi, Milli Güvenlik Kurulu, yürütmeyi denetleyen Danıştay gibi oluşumlarla ipotek altına alınmıştır. Kendisi denetlenmeyen bu kurumlar halk iradesi ile devlet yönetimi arasına girmiştir. Geçen sürede 27 Mayıs masaya yatırılmadığı, yargılanmadığı, müsebbiplerinden hesap sorulmadığı, hatta müsebbipleri mükâfatlandırıldığı, ordu içinde sürekli terfii ettiği için; darbeci zihniyet cesaretlendirilmiş adeta teşvik edilmiştir.”