Uygarlığın simgesi olarak takvim, bugün yaşlının en büyük düşmanıdır. Nüfus kağıdıyla değerlendirilen insanlar, belli bir yaşa gelince, ceplerinde taşıdıkları bu kağıt parçasının ağırlığını, o zaman hissederler. Ömrü uzadıkça, fotoğrafıyla kendisi arasındaki değişimi, toplum ona çeşitli vesilelerle hissettirir. Özellikle bütün rolleri elinden alınırsa, yaşlılık uzayan ömrünün, anlamsız bir sonbaharı olur. Bunu takip edecek olan yaşamın kışı, onu her yönden muhtaç ve mutsuz kılar. Bir zamanlar insanlığın gelişmesinde büyük rol oynayan takvim, bugün yaşlılığın bir gelişim safhası olduğunu algılamamıza engel olmaktadır. Eğer yaşlılığa anlam kazandırmak istiyorsak, ilk önce kafamızdaki takvimleri yakmamız şarttır!