Ulusal marşımızı öğrencilerimiz, müzik öğretmeni Ferruh Bey’in yönetiminde söylediler. Ferruh Bey kürsüye çıkmıştı ve Devlet Senfoni Orkestrası ‘nı yönetir gibi heyecanlıydı. Çocuklarsa kayıtsız, usançlı. Seslerin isteksizliği benim kulağıma bile çarparken, Ferruh Bey’in Beethoven’den Dokuzuncu Senfoni’yi yorumlamasına heyecanlanması tabiî etkileyici ve üzücüydü. Daha bu ilk bayrak töreni sahnesinden içim burkuldu; bunca genç çocuklar neden böylesine kayıtsız ve usançlıydılar? Yaşarken ve Ölürken günümüzün en önemli yazarlarından Selim İleri’den Türkiye’yi 12 Eylül Darbesi’ne sürükleyen günlere ilişkin ironiyle örülü güçlü bir politik roman. Alışılmış politik romanların çok ötesinde, yaşamın zenginliği, kargaşası, siyasal çalkantıları, acıları, cehennemi ve gülünçlüğüyle bezenmiş bir karnaval... Yaşarken ve Ölürken’in kişilerinin aşkları da Selim İleri’yi izleyerek söylersem birbirine yasaktır. Çünkü toplumsal yaşam da yasaklarla doludur.