Yirmibirinci yüzyılda, liselerde felsefe öğretmenin hala bir anlamı var mı? Felsefenin liselerin müfredatına dahil edilmesinin nedeni, tutucuların, geleneksel saygınlığından ötürü öve öve bitiremedikleri, salt geçmişe ilişkin bir şeyin ayakta tutulması mı? Gençler, daha doğrusu yeniyetmeler, hatta çocuklar, o yaşta onlara saçma sapan görünmesi gereken bir şeyden açık seçik bir anlam çıkarabilirler mi? Birkaç bilgiççe formül ezberleseler, sonra da bunları papağan gibi yineleseler daha rahat etmezler mi? Felsefe belki çok az insanı, felsefeye yeteneği olan bir avuç kişiyi ilgilendiriyor, bu tür kimseler de felsefeyi keşfetmeye nasıl olsa ileride zaman bulacaklardır. O halde, yüsekokullarda felsefeyi ille de herkese öğretmenin yararı nedir? Liselerin günümüzdeki ders programlarının çok yüklü olduğu göz önüne alınırsa, bu bir zaman yitimi, tuhaf, gerici bir tutum sayılmaz mı? Felsefe, öğreniminin ilk yıllarında insana hoşça vakit geçirten, bir yandan da kişisel gelişimine yardımcı olan bir eğlence, ama kesinlikle yetişkinlere uygun olmayan, çocuk işi bir şey midir? Felsefe öğretmeni Fernando Savater, yine lise çağındaki gençlere yönelik bu üçüncü kitabında, felsefe düşmanlarının yukarıda yer alan savlarına son derece çarpıcı yanıtlar getiriyor, gücün yüceltildiği, başarıya giden her yolun mübah görüldüğü bir çağda, bizlere Sokrates’in haksızlığa uğramanın, haksızlığa yol açmaktan daha iyi olduğu görüşünü hatırlatıyor.