Gülayşe Koçak’ın “yaratıcı yazma”yla ilişkisi, yaratıcı yazma eğitmenliğine başladığı ilk derste kendisine yöneltilen “Hocam, nasıl yazarsam beklentinizi karşılayabilirim?” sorusuyla bambaşka bir boyut kazanıyor. Kitapta, dokuz yıllık yaratıcı yazma eğitmenliği sırasındaki gözlemleri, Türkiye özelinde yaratıcı yazma atölyeleri düzenlemenin kendine has zorlukları akıcı bir dille anlatılırken, sıradan düşüncenin “otomatik”liğinden sıyrılmanın, yaratıcı metinler üretebilmenin önündeki sosyolojik, kültürel ve eğitimden kaynaklanan engellere ışık tutuluyor. Koçak, atölyelerinde karşılaştığı bu sıkıntıları zaman içinde nasıl aştığını somut örneklerle anlatırken, yaratıcı yazmaya ilişkin tüyoları ve kendi yazarlık maceralarını, eğitmenlik maceralarıyla harmanlıyor. Koçak’a göre yaratıcı yazma, nihaî hedefi “yazar”lık olan bir beceri değil; yazılan ister roman ister dilekçe olsun, kişiyi kendiyle yüzleştiren, dönüştüren, haz veren, zaman zaman çok da eğlenceli bir alışkanlık, bir yaşam biçimi - hayata açılan bir kapı. Kitabın hedef kitlesi; yazar olmaya niyetlenenler, yazmaktan çekinenler, öğrenciler, öğretmenler, ebeveynler... kısacası, herkes!