“Sayfalar çiçekli süslerle çevrelenmiş. […] Sesli okuyorsun: Lütfen biraz dikkat et/Kirlenmesin defterim/Yazdığım bu şiirler/Gamlı hayatım benim. Altında da kocaman bir yazıyla: ‘Bunu yazan Nuri’ […] Yedi sekiz yaşlarda bir çocuk saflığı içinde yazılmış ilkel şiirlerle dolu defteri kolunun altına sıkıştırıp çıkıyorsun.” “12 Mart romanları” olarak etiketlenen bir dizi metin, aralarındaki farklılıkların görmezden gelindiği tekil bir imaj odağında değerlendirildi. Bu romanların içerdiği ciddi cinsiyet tartışmaları genellikle gözden kaçtı. Oysa hem kadın hem erkek yazarların romanlarında, kadınlığa ve erkekliğe ilişkin önemli tartışmaların izleri, ipuçları vardı. O kadar ki, bu metinlerin bazıları bütünüyle birer cinsiyet tartışması olarak okunabilirdi. Çimen Günay Erkol, böyle bir okuma yaparak bizi bildiğimizi düşündüğümüz bu edebiyatla yeniden tanıştırıyor. Yaralısın’ı, Büyük Gözaltı’yı, Bir Düğün Gecesi’ni, İsa’nın Güncesi’ni, Şafak’ı… yeniden keşfediyoruz.