Aslında bu ne, insanın kendisini bir başkası sanması değil mi? Edim ilkesinin çerçevesi içinde belirlenmiş, deyim uygun düşerse bir ‘toplumsal kimlik’ var, bir de ‘haz ilkesi’nin insanın içinde oluşturup geliştirdiği, ‘bireysel kimlik’! Bu ikisi, ilk günden başlayarak, birbiriyle çatışıyor: Hangimiz, acaba bunlardan hangisiyiz? Hangimizde, hangisi, hangi dereceye kadar etkili oluyor? İşi aslına indirgerseniz, eşcinsellik de travestilik de, transeseksülellik de, bir gerçek kişiliğini arama, kendini bir başkası sanma sorunudur. Nasıl cesur kendini korkak, güçlü kendini zayıf, haksız kendini haklı, aptal kendini kurnaz sanırsa, bazı erkekler kadın, bazı kadınlar erkek sanır... Hiçbir bilimsel iddiası olmayan bu kitap, yıllar içersinden bazı gözlemler, uzun okumalardan bazı notlar içeriyor; tabi, hepinizi şaşırtacak (mı?) bazı resimler de!

Benzer Kitaplar