Meçhul kahraman kısa bir tereddüt geçirdi, sonra başını iki tarafa hafifçe sallayarak: Peki… Gidelim, diye cevap verdi. Necmi Efendi’yi takip etti… Aradan bir çeyrek kadar geçti. Birdenbire kahve kapısının önüne çıkan kumandanın gür sesi işitildi: Arkadaşlar! Size, düşman karşısında ateş yalazı gibi parlayan bir kahraman tanıtıyorum. Bu arkadaşın maiyetine sekiz kişi vereceğim. Onu daima keşif işlerinde istihdam edeceğim (çalıştıracağım). Böyle bir kahramanın maiyetinde kim bulunmak ister? Hemen bulunduğum yerden sıçradım. Ben! diye bağırdım… Yedi arkadaş daha seçildi. Meçhul kahramana Yalım Efe adı verildi. Böylece, eski zeybek usulü mucibince dokuz kişiden mürekkep bir çete teşkil edildi. İşte, beyim. Milli Mücadele senelerinde, hemen her cephede ve bilhassa asi kuvvetlerini tepelemekte en büyük yararlıkları göstermiş… Fakat mahcup bir çocuk gibi kendisini herkese göstermekten daima çekinmiş olan Yalım Efe İstiklal Harbi kahramanları arasına böylece girmişti.