Doğru söylemiyordu. Sözünü etmişti ya, ev mev aramamıştı. İçinden gelmiyordu aramak. Daracık çatı katında onu bırakmayan bir şey vardı sanki! Reyhan’la bölüştüğü mutlulukların o dağınık odaya sinmiş anıları mıydı? Olabilirdi, niye olmasındı! Korkacak, bir an önce kaçıp kurtulmak mı isteyecekti yani! Ondan değil de tembellikten, bir iş yapmaya karşı isteksizlikten belki. Bu isteksizlik neden peki? Ne bileyim; anlamı yok. Yaşayıp gidiyordu da bu anlamsızlık duygusunun, kişiyi yığınların arasından çekip çıkararak yalnızlık ateşinde kıvrandıran acımasız bir ejderha olduğunu derin bir ürpertiyle sezinlerken, şimşek çakar gibi bir soru da dikilmeye başlamıştı kafasında.

Benzer Kitaplar