İnsan her şeyi anladığında mutlaka ağır bir sinir krizi geçirir. Bilinçlilik bunu gerektirir. Kendimden kaçmak için her yolu denedim. Hatta Svahili dilini öğrenmeye bile kalktım; benden fersahlarca uzakta olsa gerekti. Çalıştım, çok uğraştım; am aboşuna Svahili dilinde bile kendimi anlıyordum, aidiyet yakamı bırakmışordu. Bunun üzerine Macarca-Fince'yi denedim. Cahors'da Macarca-Fince bilen birine rastlamayacağımdan, böylece kendi kendimle burun buruna gelemeyeceğimden emindim. Ama kendimi güvende hissetmiyordum: Lot Bölgesi'nde bile Macarca-Fince bilen insanoğullarının bulunabileceği düşüncesi beni tedirgin ediyordu. Bu dili bilenler bir tek biz olacağımızdan, duygulanıp birbirimizin kollarına atılamımız ve açık yüreklilikle konuşmamız tehlikesi vardı. Karşılıklı suçüstüler açığa vurulacaktı, ondan sonra da gelsin posta arabası saldırısı. 'Posta arabası saldırısı' diyorum, çünkü konumuzla hiç ilgisi yok, bu da kaçırılmaması gereken bir fırsat. Konuyla ilgili olmayı kesinlikle istemiyorum. Bu arada, beni anlamayacak ve benim de anlamayacağım birini aramaya devam ediyorum; korkunç bir kardeşlik ihtiyacı içindeyim..