Nico Morris’in ablası, esrarengiz bir biçimde ortadan kaybolunca ailesi ve arkadaşları için zor zamanlar başlamıştı. Ancak Nico bu konuda neler hissettiğini açıkça söyleyemiyordu. Sonra en çok istenen, aynı zamanda en çok korkulan şey gerçekleşmişti. Dört yılın ve sayısız yanlış ihbarın ardından Sarah sonunda bulunmuştu. Sarah’ın yaşadığı hafıza kaybı; en sevdiği kitapların konularından tenis oynamasına, en önemlisi son dört yıldır nerede olduğuna ve ortadan kaybolduğu gün parkta ne yaşandığına kadar her şeyi unutmasına neden olmuştu. Mutlu sona kavuşmalarına rağmen o güne ait karanlıkta kalmış ayrıntılar Nico’nun zihnini meşgul ediyordu. Anlaşılan Sarah’a gerçekte ne olduğunu bilen birden fazla insan vardı... “Ellerimi masasının üs tünde dolaştırdım, ama toz bile yoktu. Bu odada ne arıyordum? Arkamı döndüğümde şifonyerin üstünde asılı olan aynada kendi görüntümü gördüm: Sarah’ın kaybolduğu zamanki görüntüsünü… Kendi kendime itiraf etmek istemesem de, ne aradığımı biliyordum. Bu kızın gerçekten Sarah, bu yabancının gerçekten benim ablam olduğunu kanıtlayacak bir şey arıyordum.”