Marksist devlet kuramı üzerindeki tartışmalar 1960’lardan bu yana süregelmektedir. Bu tartışmalarda baskın olan eğilim, devletin, genelde, sınıf belirlenimli olduğu ya da sınıfsal güderce yapılandırılıp biçimlendirildiği yolundaydı. Bu anlayışa göre, özellikle kapitalist toplumlarda devlet, kapitalist sınıfın güdümündeki bir araçtır ya da bu sınıfın çıkarlarına / dayatmalarına yapısal olarak bağlıdır. Sonuçta sınıf belirlenimli bir yapı olarak devlet ile ele geçirilmeye ve iyi yönde kullanmaya elveren bir nesne / bir gereç / bir bitmiş şey olarak devlet kavrayışları birbirleriyle kaynaştırılmıştır.