Bardaktan boşanırcasına rahmet yağıyordu bu aşka. Belki bu dünyada kavuşamamışlardı. Ancak bu yağan yağmurlar vuslatın habercisiydi. Vuslat değmişti artık yüreklere, bir yağmur serinliğinde yıkanıyordu tüm günahlar. Bu dünyanın riyası bu dünyada kalmıştı. Zaman ve mekân üstü olan bir aşka Hakkın eli değmişti. Ondan gelen davete hiç hayır demek olur muydu? Kavuşmak olmasa dünyada ki göçün adı vuslat konur muydu?