Fuad Köprülü’nün 20. yüzyılın başlarında formüle ettiği şekliyle paradigmalaşmış, ancak yeterince sınanıp sorunsallaştırılmamış Anadolu dinsel ve kültürel tarihine dair bazı varsayımlar –bazen kimlik siyaseti arenasında farklı pozisyonları desteklemek için ters yüz edilerek de olsa– Alevi-Bektaşi tarihine bakışı büyük oranda şekillendirmeyi sürdürmektedir. Nitekim “sözlü kültür-yazılı kültür”, “yüksek İ̇slam-halk İ̇slamı”, “ortodoksi-heterodoksi” gibi çift kutuplu karşıtlıklar ve “senkretizm” gibi normatif kavramsallaştırmalar ana akım Türkiye/Osmanlı tarihçiliği ile bu çizgiye muhalif araştırmacıların Alevi-Bektaşi geçmişine bakışlarında sıklıkla gözden kaçan bir ortaklık teşkil etmektedir. Yaygın kabul görmüş bu varsayımların ve üzerlerine inşa edilen alternatif üst-anlatıların, hem kavramsal düzeyde sorgulanması hem de yeni veriler ışığında test edilmesi bugün geldiğimiz noktada artık mümkün ve elzem görünmektedir.

Benzer Kitaplar