Her şey göründüğü kadar mükemmel olabilir mi? ON8’deki ilk kitabı Buraya Kadarmış ile çok sevilen Daniel Höra, bu romanında da gerilimi son âna dek tırmandırıyor. Nefretin, faşizmin ve ırkçılığın her zaman ayırt edilebilir bir çıplaklıkla değil, bazen son derece demokratik ve insancıl görünen söylemlerle, yaşamlara nasıl sızdığını hatırlatıyor okuruna. Propaganda, kışkırtma ve kaba kuvvet karşısında sessiz kalakalışların hem tarihte hem de günümüzde gebe olduğu acılara gönderme yapıyor. Benzer acıların, demokrasi kılığı altında tekrar tekrar, her an ve her yerde yaşanabilir oluşuna dikkat çekiyor. Almanya’nın doğusunda bir köyde, insanlar hayatlarını birbirinden kopuk, gelecekten beklentisiz, kül rengi bir rutin içinde sürdürüyordu. Siyasetten uzak, verimsiz yakınmalar içinde, tutunacak anlamlı şeylerin eksikliği içinde yaşıyorlardı. Altı yabancının gelişiyle, unutulmuş değerler ve ilişkiler yeniden canlanırken, sinsi bir şekilde köye sızan tehdidin kimse farkına varamadı. Bir sanatçı hariç… Yoksa her şey için geç mi kalınmıştı?..