Kaçtınsa kaçmışındır, dönemezsin, denklem bu! Unutma, her korkuda binlerce eminlik vardır, göz karasında onca aydınlık mevcut... Meselesi hiç bitmeyen, Ankaralı Erzurumlu Teyze. Evinin direği, canının paresi horoz Rıza. Koca bekleyen Ayla, mümkünse hiç evlenmesin Leyla, başlarında hanım ağa Havvanım. Mahallenin beyi, âlemin abisi Beyabi. Kaporta boyada, ayar azarda dünya devi Kirkor Usta. Ve Aspendos. Ve Leyla. Ve Misafir. Ve hayat. Ve ölüm. Şımarmak bu kadar mı yakışmaz böyle bir ahuya? Musa tüm lükslerini, ailesinin servetini, diplomasını geride bıraktı. Uzunharmanlar'da en baştan, bir kez daha hayata başlayacak. Sanki hiç yaşamamış, sanki hep burada yaşamış gibi. Saniye kadar uzun, ömür kadar kısa bir konaklama olacak bu. Bir de komşular bu kadar tuhaf davranmasa, bir de evden böyle tuhaf sesler gelmese, bir de geceleri akmış makyajıyla şu düşmüş peri bir görünüp bir kaybolmasa... Sezgin Kaymaz hayat kadar fantastik bir öykü fısıldıyor bu kez. Var olmaya, yok olmaya, bir olmaya dair modern bir masal anlatıyor. Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir, tekinsiz diyarlara edebi bir yolculuk. Gerçek arayışta... Önce bulacaksın, hakiki arama bulduktan sonra... Buldun mu? O zaman şimdi ara. Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir, yazarlığının yirminci yılında Sezgin Kaymaz'ı bir kez daha keşfetmeye, dilin sınırlarını yoklamaya bir davet.