Freud, 1930 yılında kaleme aldığı bu eserinde ilkel insanla birlikte başlayan uygarlaşma sürecini ele almaktadır. İlkel insan arzularına ve cinsel tatminlerine ket vurulmamış bir varlıktır, ama daha büyük gruplar halinde yaşamaya başladıkça, yani uygarlaşma sürecinde ilerledikçe hazlarına ve bu hazların tatmin edilmesine uygarlık ve onunla birlikte yan yana ilerleyen din birçok kısıtlama ve yasaklar getirmektedir. İşte kendi ilkel dürtüleri ile uygarlığın baskısı arasında sıkışan "insan" mutsuzdur ve huzursuzdur. Bir türlü mutluluğa giden yolu bulamamaktadır ve kardeşlerin bir araya gelerek babalarını öldürmeleriyle başlayan saldırgan intikam duygusuyla toplumun ve dinin emrettiği "Komşunu kendin gibi sev" emri arasındaki savaşta bocalamaktadır. Ama bu savaşı kim kazanacaktır? Kim bilir!