Çocuğu anlamak, insanı anlamaktır. Çocuğu düşünmek, insanı düşünmektir. Çocuğu konuşmak, insanı konuşmaktır. Geleceğe dair hayal kurarken çocuklardan ve çocukluktan bahsetmiyorsak, o gelecekten umut bekleyemeyiz. İçinde çocuğun ve çocukluğun olmadığı bir gelecek hayali, umutsuz ve ruhsuz bir geleceği işaret eder. Çocuklarımızı böyle bir geleceğe teslim edemeyiz. Onlara dair sorular sorarak işe başlamalıyız. Eğer doğru çözümler arıyorsak en önce doğru soruları sorabilme yeteneği kazanmalıyız. Eleştirmeyi, derinlemesine düşünmeyi asla terk etmemeliyiz. Bu çağda sorulacak doğru soruların hepsinde olduğu gibi aranacak cevaplar arasında da çocuklar ve çocukluk muhakkak yer almalıdır. “Şarkısı Biten Şehir” kitabında arsız kentleşmenin hayatımızdan çekip aldığı hassasiyetlerimize dair düşüncelerini aktaran Yağız Gönüler, bu yeni kitabında bir taraftan popüler kültürün diğer taraftan kitle kültürünün kuşatması altında kalmış çocuğa ve çocukluğa dikkatleri çekiyor. Dil, mekân, teknoloji, zaman gibi çağın oldukça kritik meselelerinde ne vaziyette olduğumuzu tespit etmeye.