Edgar Morin, “Aşk, Şiir, Bilgelik” isimli kitabında edebiyatın bir katalizör olarak aşkı görülür, hissedilir ve etkin kıldığını söylüyor. La Rochefoucauld da aşk romanları olmasa aşkın bilinemeyeceğini söylemişti. Aynı sözleri şiir ve sinema, tiyatro gibi diğer sanat dalları için de söyleyebiliriz. İnsan ruhunu kavramaya ve anlatmaya çalışan sanat ürünleri olmasaydı, saf aşkın ne olduğunu, ne olması gerektiğini hiçbir zaman bilemeyecektik. Elinizde tuttuğunuz bu kitap ise “kurmaca” değil. Tarih boyunca insanların kaderlerini elinde tutan büyük imparatorlardan tutun da büyük sanatçılara, filozoflara, tarihe damgasını vurmuş devrimcilere kadar bir dizi büyük insanın gerçek, yaşanmış aşklarını anlatıyor. Aşkı, somut, elle tutulur hale getiriyor. Romanlardaki ideal ama kurgusal aşk ile gerçekten yaşanmış aşklar arasında nasıl büyük paralellikler bulunduğunu okuyunca şaşıracaksınız. Bu kitabı okuduktan sonra sizde kalacak en önemli iz ise, o büyük insanların yaşadığı aşklar ile kendi yaşadığınız aşk arasındaki şaşırtıcı benzerlik olacak. Çünkü aşk insana özgü bir duygu ve işin içinde duygular olunca şöhretli – şöhretsiz ayrımı anlamını hızla yitiriyor