Beklenmedik şeylerle dolu olan hayat, insanı önüne katıp nereye götürürse götürsün; eğer inançlı, ahlaklı ve iyi eğitilmiş mesleği olan ve gittiği yerin lisanını biliyorsa insan, o zaman hayattan korkulmamalıdır. Yeter ki hayatın sürükleyip götürdüğü yerde ona verilen fırsatın farkında olup yurt edinme çabasından vazgeçilmemeli. Poyraz Ülger “Umudum sensin” romanında, “Arap baharı” olarak bilinen Suriye iç savaşından kaçan ve Türkiye’ye mülteci olarak gelen Halepli Bin Ziyad ailesinin, İstanbul’a geldikten sonra hayata karşı tutunma çabalarını anlatıyor. Kendileri ana dillerinden başka üç dil bilen, eğitilmiş ve meslek sahibi olan Habil ve Lamiha, kızları Miray ve Mislina’yı da kendileri gibi eğitimli, fazla dil bilen meslek sahibi olmaları çabasını sürdürürler. Kanun sanatçısı olan büyük kızları Miray, İstanbul’da akademisyen Melikşah’a âşık olur ve evlenip, İstanbul’a yerleşir. Küçük kızları Mislina ise İstanbul’dan lisans eğitimini aldıktan sonra, Paris akademisinde lisansüstü çalışmasını tamamlar ve keman sanatçısı olur. Paris’te metroda rastladığıCezayir kökenli ressam Bakeer’e âşık olur ve evlenip, Paris’e yerleşir. Romanda, o zaman dilimlerindeki Türkiye ve yakın komşularındaki kargaşalıklar ve Türkiye’deki toplumsal olaylar da Poyraz Ülger tarafından her okuyanın bir parçası olarak duru ve aydınlık bir dil ile anlatılmıştır. Poyraz Ülger “Umudum sensin” romanında; savaşın kötü yanlarını, sevginin ve aşkın gücünün, ölümün, yitirilen ve dağılan umutların yeniden toparlanması sürecinde, toplumsal ilişkileri esas alarak; dayanışmanın, hayata karşı gösterilen direnç çabaları ile birleştirilerek yaşananları gözler önüne seriyor.