Mark Kelly, Türkçedeki bu ilk kitabında daha önce dokunulmamış bir alanı kuşatmak için şu soruların peşine düşüyor: Genellikle iç siyaseti anlamakta kullanılan biyopolitika ve biyoiktidar kavramları, uluslararası ilişkileri anlamakta kullanılabilir mi? Küresel bir biyopolitikadan veya küresel bir nüfustan söz edilebilir mi? Emperyalizm halen varlığını sürdürüyor mu? Karasal sınırların giderek ortadan kaybolmaya yüz tuttuğu, birinci ve üçüncü dünya arasındaki makasın daralmaya başladığı iddialarının aksine Kelly, emperyalizmin bugün hiç olmadığı kadar güçlü olduğunu ileri sürüyor. Bu yeni emperyalizmi anlamak için yeni bir araç setine ihtiyacımız olduğunu, biyopolitika tartışmalarının uluslararası ilişkiler alanında yeni bir ufuk açabileceğini dile getiriyor. Bu minvalde “biyopolitik emperyalizm” kavramını ortaya koyduğu epey ses getiren bu çalışmasında, yardım kisvesi altında gerçekleştirilen emperyal müdahaleleri Irak ve Afganistan örnekleri çerçevesinde ele alıyor. Kelly, bir yandan Amerikan emperyalizminin Ortadoğu’daki politikalarının zamanla “korkunç bir hata”ya dönüştüğünü göstermeye çalışırken, öte yandan da bu emperyalizmin biyopolitik dayatmalarına karşı Küba’nın bir model olarak ele alınabileceğini iddia ediyor.