“Oltamı, kısa ve sert hareketlerle, balıkların yollarını kesecek şekilde geriye çekiyorum. Belki yaşlı balık da aralarındadır diye düşünüyorum ve aynı anda delirdiğime, uzun süredir nehirde kaldığıma ve çok fazla içtiğime inanıyorum. Sonra Ichthys’i görüyorum; tıpkı babamın tarif ettiği gibi, dün odasına girdiğimizde Hermann’ın anlattığı şekilde, yosunlu pulları olan büyük bir balık, var olmaması gereken, sırf bu sebepten dolayı yakalanması zorunlu olan bir yaratık.” Atlatılan bir krizin veya gelen bir cinnetin öncesinde yaşanan olaylar, bu istenmeyen durumların şiddetiyle doğrudan alakalıdır.Yontularak ufaltılmış hayatların, küçük bir misafirhaneye hapsedilmiş olduğu bir roman duruyor karşınızda. Özgürce yaşanması gereken aşkların, mutlulukların ve hüzünlerin, kısacası anıların merkezinde bir balığın duruyor olması, her şeyibir derece daha tuhaflaştırıyor. En azUğultu Nehri kadar derin olan bu kitapta bir balık yaşıyor: Ichthys. Nehir odaklı bir yaşam süren karakterlerin,Ichthys’in peşinde iz sürerken, arkalarında neleri bıraktıklarına şahitlik ediyoruz. Bizleri de bu efsaneleşen balığın peşine düşürecek olan şey ise gölgeli ve karanlık suların arasından bir yüzün belirip belirmeyeceği.

Benzer Kitaplar