Sahile doğru yürürken Mert’i gördü. Görür görmez de yüreği güp güp atmaya başladı. Nasıl atmasın ki aylar sonra ilk defa Mert’le karşılaşmıştı. Mert de kafasını çevirdiğinde karşısında Filiz’i görünce ne yapacağını şaşırdı. Ne zamandır ondan kaçmaya çalışsa da faydası yoktu ve o şimdi tam karşısındaydı. Kalbi göğüs kafesine sığar sığmaz bir haldeydi. Ellerinin içi heyecandan titriyordu. Heyecan içinde Filiz’e doğru yürümeye başladı. Onu gören Filiz’de ne yapacağını şaşırmış olduğu yere çakılı kalmıştı. Zaman sanki ikisi için durmuştu. Ona doğru yürüyen Mert tam yanına gelince elini uzatıp; “Merhaba Filiz. Nasılsın?” dedi. Filiz ne yapacağını şaşırmıştı. Boğazında kelimeler düğümlenmiş bir halde; “İyiyim Mert. Sen nasılsın” diyerek elini uzatıp onun elini sıktı. Aslında ikisi de birbirine sarılmak istiyor ancak bir türlü sarılamıyorlardı.