Louis Althusser ‘68 Kuşağı’nın belki de en önemli düşünsel önderiydi. Pour Marx ve Lire ‘le capital’ adlı yapıtlarıyla Marksist düşünceye yeni bir yorum getiren, kendi kuşağını olduğu kadar, daha sonraki düşünürleri de büyük ölçüde etkilemiş olan Louis Althusser, ne yazık ki genç yaşlarından başlayarak gitgide artan ruhsal rahatsızlığından ve depresyondan kurtulamadı. Öyle ki, büyük bir tutkuyla bağlandığı ve kendisini Komünist Parti’ye sokan, böylece yaşam çizgisini değiştiren karısı Helene’i bir delilik anında boğarak öldürdü. Daha önce yayınladığımız Gelecek Uzun Sürer adlı güncesinde Louis Althusser’in bu delilik günlerini, - karısını öldürme sahnesini de - kendi kaleminden okumuş olmalısınız. Bu büyük düşünür, daha öğrenciyken katıldığı İkinci Dünya Savaşı’nda, 1940 yılında Almanlara tutsak düşmüş, savaş bitene kadar da bir çalışma kampında kapalı kalmıştı. Kampta kaldığı yıllar boyunca tuttuğu güncelerle, ailesine ve dostlarına gönderdiği pusulalardan, mektuplardan oluşan tutsaklık güncesi, o dönemde koyu bir katolik olan, yüzyılımızın bu önemli düşünürünün kişiliği, ruhsal sorunlarının kaynakları ve düşünüşünün gelişimi üzerine önemli ipuçları veriyor.