Bozkır ellerinin birden fazla birlik kurduklarına nadiren şahit olurken, Türklerin Asya Hunlarından, Selçuklulara gelinceye kadar yirmiye yakın devlet kurdukları ve değişik adlar altında varlıklarını 1500 yıla yakın koruduklarına tanık olmaktayız. Türk topluluklarında görülen bu nadir süreklilik için, değişik bir teoriyle değişenin yalnız hanedan adları olduğu düşüncesi ilgi çekicidir. Tarihte Türk milletinin elde etmiş olduğu zaferlerin amacı ve hedefi hiçbir zaman istila ve cihangirlik emeli taşımamaktadır. Çünkü Türk Milleti tarihte hiçbir zaman emperyalist düşüncede ve tutumda olmamıştır. Devletlerin ve milletlerin bağımsızlıklarını tanımış ve saygı duymuşlardır. Fütuhat yönünden istisnai bir duruma sahip Türk milleti ise, ülkeleri kendilerine bağlamayı, milletleri kendine minnettar bırakmayı bilmiştir. Tarihi Türk zaferlerini başkalarının istila hareketlerinden kesin farklarla ayıran noktalardan biri de budur. Batılı emperyalist devletler işgal altında tuttukları memleketleri sömürerek, onları bağımsızlıktan yoksun bırakırken, dünyaca malum kahramanlığı ve ruhunun derinliklerinde saklı insanlık duygularıyla, Türkler manevi yapıları icabı kendi kılıçları ile hatta kendi kanları pahasına, esaret altında kıvranan kitlelere, hürriyet ve adalet getirmeye gayret etmişlerdir. Zaferlerimizin ulvi meyvesi olan cihanşümul Türk efendiliğinin sırrını açıklayan bu husustur ki, Türklerin her yerde saygı ile karşılanmasını, kurtuluş iksiri bağışlanan mahkum kavimlerin gönüllerinde sevgiden tahtlar kurmasını sağlamıştır.

Benzer Kitaplar