Kitabın önsözünden: "Düşünsenize; belediyeler toplutaşımadan, yani bizlerin sırtından para kazanıyor, üstgeçit yapıyor, yani sadece karşıdan karşıya geçme eylemi için tırmanış yaptırıyor: Bunlar apaçık halka hakaretken, halka hizmet diye pazarlıyor. Pek çok insan da bunu satın alıyor. Sadece üşütmek diye bir hastalık var sanarak çocuklar, büyükler kapalı alanlara kapatılıyor. Hayat her gün bu tip hurafelerin de yardımıyla, biraz daha sokaktan parktan AVM’ye, yani sahiciden plastiğe doğru kayıyor. “Alttan soğuk almak” endişesiyle oturulamayan taşların çimenlerin, “cereyan yapar” endişesiyle açılmayan camların, matematik cehaletini korumak için “Einstein da matematikten kalmıştı” yalanına inanmanın hiç mi suçu yok? İnsanların başka başka ırklardan oluştuğunu sanmak, ateşlenen çocuğun üzerini örtmek, Uzun Mehmet’i, Ulubatlı Hasan’ı gerçek sanmak sadece saçma mı? Zararları da yok mu? Bu kitaba koymaya değer bulmadığım kadar paçoz bir efsane olan “bor madenimiz var, zengin olacağız ama Batı izin vermiyor” konusunun kaç kişiyi “dış güçler” konusunda paranoyak yaptığını düşünsenize. Yahut kedilerin nankör olduğu, tüylerinin akciğere yapıştığı filan gibi saçma fikirler olmasa hayvanlarla insanların ilişkisi biraz daha medeni olabilirdi. Sıradan bir “tırıvırı bilgiler kitabı”yla dünya devrimi yapılabileceğini iddia etmiyorum elbette. Ama hurafelerden kurtulmak herkes için faydalıdır."