Tarihin romanlar üzerinden tartışıldığı, anı kitaplarının yok sattığı, Osmanlı mirasının ticarileştiği, tehcir tartışmalarının kavgaya dönüştüğü ve mübadil çocuklarının Yunanistan’a turlar düzenlediği bir dönemi yaşıyoruz. Böyle bir ortamda toplumsal bellek çalışmaları ayrı bir önem kazanıyor. Bellek, bireysel ve kendiliğinden bir olgu değil, sosyal alanla kesişen, içinde bulunulan anın dinamiklerince belirlenen ve toplumsal kimliklerimizi kuran, değişken bir süreç. Türkiye’nin Toplumsal Hafızası, değişik alanlarda belleğin nasıl üretildiği ve meşrulaştırıldığı, farklı belleklerin nasıl birbirleriyle mücadele ederek şekillendiği ve bu mücadele içinde kimliklerin oluşumu ve dönüşümü üzerine kaleme alınmış yazıları bir araya getiriyor. Bu yazılar, hatırlamanın ve unutmanın bireysel olduğu kadar sosyal ve politik bir süreç de olduğunu ortaya koyuyor.