Borçlanmanın bir finansman aracı olarak sıklıkla başvurulan bir yöntem olması ve borçların ödenebilirliğine yönelik kuşkuların artması 1990'lı yıllarla birlikte borçların sürdürülebilirliği olgusunu gündeme getirmiştir. Bu noktada şu sorular sıklıkla sorulmuştur: Bütçe açıklarının cari seviyesi ve kamu borçlarının mevcut seviyesi herhangi bir borçlanma krizine girmeden sürdürülebilir mi? Kamu borçlarının sürdürülebilmesi için cari mali politikalarda bir düzeltme yapılması gerekir mi? Borçlanmanın sürdürülebilmesi için alınması gereken önlemlerin maliyeti ne ölçüdedir? Bu soruların cevabı, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler açısından önem arz etmektedir. Türkiye'de 1980'li yıllarda bozulmaya başlayan kamu kesimi dengesi, özellikle 1994 Krizi ile kendini ciddi seviyede hissettirmiş; 2000 Kasım ve 2001 Şubat krizleri sonrasında tarihinin en yüksek seviyesine ulaşmıştır. Öyle ki Türkiye'nin moratoryum ilan etmesi gerektiği ve borçlanmanın sürdürülemez bir düzeye geldiği sıkça tartışılan konulardan biri olmuştur. Bu çerçevede çalışmada Türkiye'de kamu borçlanmasının temel nedenleri ve bileşenleri derinlikli bir biçimde ele alınmış; kamu borçlanmasındaki artış süreci incelenmiş ve borçların sürdürülebilir olup olmadığı ele alınarak çözüm önerileri sunulmuştur. Kamu borç stokunun sürdürülebilirliği tartışmasına esas teşkil eden dinamiklerin doğru belirlenmesi, geçmişte yapılan hataların tekrarlanmaması, çözüme ulaşma yolunda uygulanacak iktisat politikalarının etkili olması ve gecikme probleminin yaşanmaması açısından oldukça önemlidir.