Türkiye 1963 Ankara Antlaşması ile Ortak Üye olarak bu yola girmiş, sırasıyla 1987 başvurusuyla Tam Üyeliği Talep Eden Ülke , 1996 Gümrük Birliği ile AB ile Cümrük Birliği içinde ancak Tam Üye olmayan ülke , 1997 Lüksemburg Zirvesi ile Adaylığa Ehil Ülke , 1999 Helsinki Zirvesi ile Aday Ülke ancak üyelik müzakereleri açılması kararlaştırılmamış ülke , 2001 Laeken Zirvesi ile Üyelik mütarekelerinin başlama perspektifi yakınlaşmış ülke, 2002 Kopenhag Zirvesi ile Kopenhag siyasi kriterlerini yerine getirdiğine karar verilmesi durumunda, katılım müzakerelerinin gecikmeksizin başlatılacağı ülke , 2004 Brüksel Zirvesi’nde 3 Ekim 2005 itibariyle Tam Üyelik müzakerelerine başlanmasına karar verilen ülke ve bu tarihten itibaren de Tam Üyelik sürecinde bulunan ülke gibi sıfatlar kazanmış, her aşama AB tarafından büyük ve önemli ilerlemeler olarak sunulurken, bu kadar çok aşama karşılığında her defasında büyük ödünlere ve değişik düzenlemeler yapmaya zorlanmıştır. Bu yapılırken de ilişkilerin geçmişini özetlerken değindiğimiz gibi Tam Üyelik giderek uzaklaşan bir hedef, geçilmesi gereken yol da gittikçe çetinleşen, zorlaşan bir yol haline getirilmiştir. Dolayısıyla hukuken Türkiye ancak çok yakın bir zamandan beri AB üyeliğinin en son aşamasına gelmiştir. Bu aşama ise 2006 yılı sonuna kadar Kıbrıs Rum Kesimi’ne liman ve havaalanlarını ancak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne izolasyonların kaldırılması karşılığı olanak tanıma kararlılığı yüzünden müzakereleri fiilen askıya alınmış ülke pozisyonunu da içermektedir.