Bu kitap eski hikâyeleri anlatıyor, hiç eskimeyen ‘eski’ hikâyeleri ya da oyuncuları değişse de görmekten usanmadığımız bir filmi... İlginç olan o ki, Türkiye’de herkes, bu filmi her görüşünde, hiç görmemiş gibi yapıyor. Siyasiler, muhalefete düşünce filmin vizyondan kaldırılmasını istiyorlar, ama iktidara gelince senaryoya harfiyen uyuyorlar. Aslında bir insan yaşamı kadar ‘uzun’, bu ‘kısa tarih’, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’nin egemenliğinde kurulan ‘yeni sistem’in ikiz kardeşleri IMF ve Dünya Bankası’yla Türkiye’nin ilişkilerini ve -bir yenisi öncesinde- 20 stand-by anlaşmasını ele alıyor: Truman’dan Menderes’e, 27 Mayıstan 12 Eylül’e, Demirel’den Ecevit’e, Özal’dan Derviş’e, Erdoğan’a... Nazif Ekzen, gizlenen birçok gerçeği gözler önüne seriyor; ‘planlama’ya 27 Mayıs’tan önce karar verildiğini, 24 Ocak 1980 kararlarının arkasındaki ‘gerçek’ ismin Özal değil, Derviş olduğunu; Türkiye, ne zaman kendi programı ile gelişmeye kalksa, her seferinde Batı tarafından ‘ihtiraslı’ bulunup reddedildiğini vb... Bu ‘kısa tarih, ‘uzuuun’ bir tarihsel dönem içinde, ‘Merkez’ ile bir ‘çevre’ ülkesi arasındaki ilişkinin serüvenini anlatıyor ya da Ekzen’in, kitabını ithaf ettiği Avcıoğlu’nun diliyle söylersek bir ‘koloni’de, ‘cici demokrasi’nin öyküsünü...