Kötülük kavramı ve kötülük problemi, insanı ve insanın en zengin üretimi olarak sanatı ve edebiyatı derinden etkilemiştir. Kötülüğün, insanın hem içinde hem dışında var olması kavramı derinleştirmekle birlikte, maruz kalan, irade eden ve uygulayan tarafın kimliği, kötülüğü aynı zamanda bir problem haline getirmiş; mesele antik çağdan itibaren tüm boyutları ile felsefi, dini, sosyolojik, psikolojik, siyasi, tarihi ve sanatsal boyutlarıyla tartışılmış, genişlemiş ve gelişmiştir. Türk edebiyatında kötülüğün varlığının sorgulanmasına dair çalışmalara rağmen kapsamlı ve münferit bir çalışmanın yapılmamış olması; kötülük ve edebiyat bağlamında yapılacak bir çalışmayı ihtiyaç haline getirmektedir. Bu çalışmanın temel amacı, bu ihtiyacın giderilmesine katkı sağlayabilmektir. Çalışma alanı olarak romanın seçilmesi, kötülük kavramının pek çok disiplin tarafından biçimlendirilmiş olması ve romanın pek çok bakımdan bu disiplinlerle diğer edebi türlere göre daha sıkı ilişkiler kurmuş olmasındandır. Türk romanında kötülükle ilgili daha önce bir çalışmanın yapılmamış olması sebebiyle, bu çalışmaya konu olan romanlar, Türk edebiyatında romanın başlangıcından itibaren seçilmiş; bütüncül bir algı sunabilmek amacıyla 1950 yılına kadar olan romanlar bu seçkiye dahil edilmiştir. Romanın sosyal ve siyasal açılardan dönem yansımalarını sunması; niteliklerinin belirlenmesi noktasında ahlak ile ilişkilendirilen kötülük kavramının, yalnız kurgusal eserde değil Türk düşünce dünyasında ve toplumsal algısında da nasıl tanımlandığının ortaya koyulmasına katkı sağlayabilecektir.