Kurtuluş Kayalı’nın bu kitabının arka planında, birçok çalışmasının ardındaki aynı kaygı yatıyor: Türkiye’nin düşünce hayatının ve entelektüellerinin aktüaliteye esir oluşu ve yerli duyarlılıktan uzaklığı... Önceki derlemelerde olduğu gibi ağırlıkla sosyal bilimcilerin portreleri üzerinden gözlemler yapıyor Kurtuluş Kayalı. Ancak sosyal bilimciler dışında da düşünce ve kültür insanlarının portreleri var: Şair Cemal Süreya... Aslına rücu etmek ya da bir tür düşünsel süreklilik çizgisi ile döneklik ithamı arasındaki Çetin Altan... Siyasetçilikten ziyade düşünsel yanının önemini vurguladığı Bülent Ecevit... Yanlış konumlandırıldığını savladığı Hasan Ali Yücel... Karikatürist Ali Ulvi... Kadri bilinmemiş mahçup mizah öykücüsü Özdilek Erdem... Ve tabii sosyal bilimciler: Siyasal ve entelektüel iktidar odaklarından uzak bir düşünce adamı , Hilmi Ziya Ülken... Siyasal konjonktürün düşüncelerini biçimlendirdiği bilim adamı Emre Kongar... Kayalı’nın ısrarlığını, iç tutarlılığını ve gözünü Türkiye’nin özgünlüğüne açık tutuşunu vurguladığı Niyazi Berkes... 1960’ların entelektüel ortamına damgasını vuran özellikleri ve akademisyen kimliğiyle Behice Boran... Hem döneminin etkilerine tabi olmayışı hem de biyografisi itibarıyla atipik bir entelektüel olarak İdris Küçükömer... Türkiye’nin düşünce ve kültür dünyası hakkındaki bu yazılar; sözkonusu ortamın kısırlığına ilişkin nedenlerle birlikte, o nedenler hakkındaki önyargıları da sorguluyor.