Türk evi dendiğinde herkesin aklına gelen, hemen tarif edilebilen görsel bir imge vardır. Sokağa doğru uzanan çıkıntılı üst katlarıyla ahşap iskeletli evlerdir bunlar. Carel Bertram, edebiyata, kanonik anlatılara, bazen karikatürlere ve hatıralara yoğunlaşarak Türk evi imgesini tartışıyor. Hafıza temsil olmaksızın varolamaz ön kabulüyle Türk evi imgesi nasıl üretilmiş, nasıl yaşayabilmiş, hangi anlamlarla geleceğe kalabilmiş sorusunu irdeliyor. Ona göre bir imge yaşıyorsa mutlaka tarihî bir geçmişi vardır, hatırayı temsil eder ve mutlaka beklentileri karşılayarak geleceğe kalır. Türk evi diye tahayyül ettiğimiz şey ister istemez kolektif hafızanın ürünüdür. Evler mimari varlığıyla değil, edebî olarak hayal edilerek bir anlam kazanmıştır ve ancak böyle yaygınlaşabilmiştir. Bertram, o hayalin kendisini ve hayalî üreticilerini anlatıyor bize. Sadece edebiyatı ve kolektif hafızayı değil, milli kimliğin inşasını ve erken dönem cumhuriyetinin düsturlarını tartışan başarılı bir değerlendirme.