“Allah bize sulh ve sükûnet nasip etsin! Hiçbir memleketin buna bizim kadar ihtiyacı olduğunu zannetmiyorum. İdaremizin pek çok eksiği olduğu, memurlarımızın gevşek çalışmalarının da devletimiz içindeki tahammülü zor kaynaşmaya sebep olduğunu bilmekteyim. Fakat bizi herşeyden evvel felakete iten, büyük devletlerin entrikalarıdır. Bu devletler, bize bağlı olan Hristiyan milletleri, arka arkaya isyana teşvik etmek suretiyle, bizi her sene daha fazla sıkıntıya düşürmektedirler. Her sene bu isyanları bastırmak için sarfettiğimiz milyonlarla ne kadar faydalı işler yapabilirdik. Fakat büyük devletler, geniş teşkilatlı imparatorluğumuzu inşa ve imar edecek ne zaman bıraktılar ne de sükûnet! Gene büyük devletlerin sebebiyle halkımızı ilerletmeye imkân bulamadık. Bütün bunlar bizim zayıf kalmamızın sebebi oldu. Bize de hiç olmazsa on senelik bir sulh tanınsa, Japonların o kadar methedilen terakkilerini biz de yapabilirdik. Onlar Avrupalıların pençelerinden uzak olduklarından bize nazaran şanslıdırlar. Emniyet içinde yaşamaktadırlar. Maalesef biz, ta Avrupalı sırtlanların geçişyerine çadırımızı kurmuşuz.”