Destanlar, mitolojik anlatılar ve arkaik dönemlerin mistik güçleri insanoğlunun ilgisini her zaman çekmiştir. Eski topluluklar, tabiatın temel unsurlarına bağlı olarak oluşturdukları mitler ve kültler doğrultusunda yaşamlarını anlamlandırmaya çalışmışlardır. Tüm bu hayata anlam verme çabası ortaya mitik anlatıları çıkarmıştır. Geçmişten günümüze kadar anlatılagelen ve içerisinde olağanüstüvarlıkların, tılsımlı nesnelerin ve gizemli olayların yer aldığı destanlar sadece ait olduğu milletlerin değil topyekûn insanlığın boy aynası niteliğindedir. O aynaya bakarken kimi zaman kendimize dair birtakım şeyler de görürüz. Ursula K. Le Guin Yerdeniz Büyücüsü’nde, Patrick Rothfuss Kral Katili Güncesi serisini oluştururken, Tolkien Kullervo’nun Hikayesi’ni yazarken Kalevala destanından esinlenmişler, destandan yer yer alıntılar da yapmışlardır. Dünya edebiyatına ilham kaynağı olan Kalevala destanı ile diğer dünya destanları arasında da sıkı bir ilişki bulunmaktadır. İşte elinizdeki bu kitapta da büyük Fin destanı Kalevala ile Türklerin mitolojik destanlarının benzer ve farklı yönleriyle karşılaştırılıyor. Kitabı okurken sihirli değirmen Sampo’yu seyre dalıp kantelenin mistik ezgilerini dinlerken Dede Korkut’un kopuzunun da sesini duyar gibi olacaksınız. Bu kitap; Manas, Ergenekon, Dede Korkut ve diğer Türk destanları ile Kalevala arasındaki benzerliklere şahit olmak; geçmişin büyülü dünyasına yolculuğa çıkmak için rehber niteliğinde.