Soyut resimler gibiydi Jaklin. Uydurmak isteyene mana doluydu, gönlü olmayan içinse deli saçmasıydı. Şimdi, tam tamına otuz yaşındayken komodinin gözünde uzun zamandır kullanmadığı bir jilet gizliydi ve kolundaki yara izlerinin üzerinde kocaman, uçuk pembe bir opium çiçeğiyle dalları çiziliydi. Jaklin, Bahariye Caddesi’nin kalabalığında, garsonluk yaptığı bara doğru adımlarını peş peşe dizerken bir roman kahramanı olacağından henüz habersizdi. “Aşağılık bir yazar”, bir sandalye, bir halat, incecik bir jilet... Jaklin’in tek arzusu hayat hikâyesini kitaplaştırmak. Doktorlar ne derse desin eksik parçayı bulup çıkaracak. Çetin nerden bilecek neler olup bittiğini... Belki, Ringo, o da ne kadar bilirse artık... Bir gece... Her şey çığırından çıkıyor. Ya da zaten çoktan çıkmıştı da biz daha önce neler olmuş bilmiyorduk... Tuhaf Hikayeleri Sever misiniz? gençliğin ve deliliğin tuhaf renkleriyle dolu. Tek mekânda çığlık çığlığa, kurmaca içinde kurmaca... Roman içinde roman... Barlar, hastaneler, Kadıköy’de sokaklar, daracık evler... Ece Erdoğuş, iştahlı bir yazar, dizginsiz ve muzip.